Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı ve Hacettepe Yoğun Bakım Yan Dal Eğitim Programı Sorumlusu Prof.Dr. Arzu TOPELİ İSKİT, genç yoğun bakımcıların sorularını yanıtladı:
Kliniğinizin tarihçesi, kuruluş öyküsü hakkında bilgi verir misiniz?
Ünitemizin kuruluşu Hacettepe İç Hastalıkları Anabilim Dalının kuruluşuna dayanır. Yani kuruluşundan bu yana yaklaşık 40-45 yıl geçmiş olan ünitemiz Türkiye’nin en eski dahili yoğun bakım ünitelerinden biridir. 1998 yılına kadar açık sistem ile yönetilmiştir. 1996 yılında İç Hastalıkları uzmanlık eğitimimi tamamladıktan sonra, 2 yıl Amerika Birleşik Devletlerinde Yoğun Bakım eğitimi alarak 1998 yılından itibaren ünitenin sorumluluğunu aldım ve ünitemiz kapalı sistem olarak yönetilmeye başlandı. Bu yönetim değişikliğinin hasta sonuçlarına olumlu etkisi bir makale olarak Critical Care Medicine dergisinde yayınlandı. Kapalı sistem yönetim sonrası dahili hastalar yanında, cerrahi ve nörolojik hastalar da yatırmaya başladık.
Ünitemizin kuruluşu Hacettepe İç Hastalıkları Anabilim Dalının kuruluşuna dayanır. Yani kuruluşundan bu yana yaklaşık 40-45 yıl geçmiş olan ünitemiz Türkiye’nin en eski dahili yoğun bakım ünitelerinden biridir. 1998 yılına kadar açık sistem ile yönetilmiştir. 1996 yılında İç Hastalıkları uzmanlık eğitimimi tamamladıktan sonra, 2 yıl Amerika Birleşik Devletlerinde Yoğun Bakım eğitimi alarak 1998 yılından itibaren ünitenin sorumluluğunu aldım ve ünitemiz kapalı sistem olarak yönetilmeye başlandı. Bu yönetim değişikliğinin hasta sonuçlarına olumlu etkisi bir makale olarak Critical Care Medicine dergisinde yayınlandı. Kapalı sistem yönetim sonrası dahili hastalar yanında, cerrahi ve nörolojik hastalar da yatırmaya başladık.
1998-2001 yılları arasında 8 yataklı olan ünitemiz 2001 yılından itibaren hastanenin başka bir biriminde 9 yataklı olarak hizmet vermiştir. 2013 yılında Onkoloji Hastanesinde bulunan 8 yataklı yoğun bakım ünitesi, 2015 yılında da erişkin hastanesinin başka biriminde 6 yataklı yoğun bakım ünitesi ile birlikte toplam 23 yatak olarak hizmet verilir iken, 1 Mart 2018 tarihinde Hastanemizde 2013 yılında inşaatı başlayıp, yeni tamamlanan Acil Servis ve toplam 83 yataklı yoğun bakım kompleksine taşınılmıştır.
Tüm yatakları tek oda olarak tasarlanan yeni yoğun bakım ünitesinde Dahili Yoğun Bakım yatak sayısı 41’e yükselmiştir. Ancak hemşire ve yardımcı personel eksikliği nedeniyle tüm yatakların açılması mümkün olamamıştır. Yeni yoğun bakım ünitemizde tüm hasta yatakları tek oda şeklinde olup, bu özelliği ile Türkiye’de bir ilk konumundadır.
Ünitemizde hizmet yanında 2002 yılından itibaren yan dal uzmanlık eğitimi de verilmektedir. Halen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Bilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Melda TÜRKOĞLU, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım Bilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. N.Defne ALTINTAŞ, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesi öğretim üyesi Uzm.Dr. Begüm ERGAN, ünitemizden yetişen Türkiye’nin ilk yoğun bakım uzmanlarıdır.
Ünitemiz UEMS bünyesinde Avrupa Yoğun Bakım Kurulu tarafından 2007 yılında eğitim alanında akredite edilmiştir. Ülkemizde bu alanda akredite olan ilk ve tek ünitedir.
Akademik kadronuza ilişkin bilgi verir misiniz?
Ünitemizin bağımsız bir ünite ve bilim dalı olması maalesef çeşitli nedenlerle gecikmiş ve 2012 yılında bilim dalı olmamız mümkün olmuştur. Bu nedenle daha öncesinde akademik kadrolaşmamız mümkün olamamıştır. Halen ünitemizde Göğüs Hastalıkları anadal uzmanları olan Doç.Dr. N.Ebru ORTAÇ ERSOY ve Yard.Doç.Dr. Serpil ÖCAL öğretim üyesi olarak görev yapmaktadırlar.
2012 yılında yoğun bakımın yan dal olarak tanımlanmasından sonra yan dal uzmanlık sınavı ile toplam 27 yan dal araştırma görevlisi kadrosu açılmıştır, 2 istifa dışında 11 hekim yan dal uzmanlık eğitimlerini tamamlamışlardır. Bu hekimlerin 3’ü İç Hastalıkları, 2’si Göğüs Hastalıkları, 4’ü Anesteziyoloji, 2’si Genel Cerrahi anadal uzmanıdır. Bu yıl 3 hekim (1 İç Hastalıkları, 1 Göğüs Hastalıkları, 1, Genel Cerrahi) daha uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra 11 yan dal araştırma görevlisi (4 İç Hastalıkları, 1 Göğüs Hastalıkları, 1 Nöroloji, 3 Anesteziyoloji, 2 Genel Cerrahi) eğitimlerine devam edecektir. Şu ana kadar İç Hastalıkları, Anesteziyoloji, Genel Cerrahi, Göğüs Hastalıkları, Nöroloji ana dallarından gelen uzmanlar yan dal eğitimi almışlar ve almaktadırlar. Önümüzdeki günlerde Enfeksiyon Hastalıkları ana dal uzmanı da yan dal eğitimine başlayacaktır.
Yoğun bakım yatak sayınız, yoğun bakım basamağı ve doluluk oranlarınız nedir?
Yoğun bakım ünitemiz kuruluşundan bu yana 3. Düzey yoğun bakım ünitesi olarak hizmet vermiş olup, yeni 41 yataklı ünitemiz de 3. Düzey yoğun bakım ünitesidir. Ünitemiz doluluk oranı maalesef %95’in üzerindedir. Bilindiği üzere aslında yoğun bakım üniteleri %75–80 doluluk oranı ile çalışmalıdırlar ve yoğun bakım ünitelerine yatışlar ve çıkışlar ile triaj kararları yoğun bakım uzmanları tarafından verilmelidir. Ancak Türkiye genelinde yaşanan sorunlara benzer olarak ünitemize uygun olmayan hasta yatışları konusunda yaşanan baskılar, bakım hastalarını devredebileceğimiz klinikler olmaması nedeniyle doluluk oranlarımız yüksektir.
Eğitim programınız ve yan dal asistan eğitiminde uygulanan eğitim müfredatınız hakkında bilgi verebilir misiniz? (yoğun bakım yan dalını tercih edecek bir kişinin eğitim sürecini göz önünde bulundurarak; bronkoskopi, ekokardiyografi ultrasonografi vb asistanların edinecekleri eğitim becerileri ve SRRT, ECMO’lu hasta takibi gibi uygulanan tedavi seçenekleri hakkında bilgi verir misiniz)
Yan dal araştırma görevlileri göreve başladıkları ilk ay Anesteziyoloji Anabilim Dalı’nda havayolu eğitimlerini tamamlarlar. Daha sonra ağırlıklı olarak Dahili ve Anesteziyoloji Yoğun Bakım Ünitelerinde eğitim görürler ve hasta bakımını sağlarlar. Zorunlu rotasyonları yanında araştırma faaliyetleri de yürütürler ve anadal araştırma görevlisi eğitimlerine katkıda bulunurlar. Eğitici kadrosunun çeşitliliği nedeniyle ileri mekanik ventilasyon ve hemodinamik monitörizasyon, temel bronkoskopi, temel kardiyopulmoner ultrasonografi, sürekli renal replasman tedavisi ve perkütan trakeostomi eğitimlerini alırlar. ECMO deneyimimiz henüz 10 hastadan azdır ancak artmaktadır.
Bunun dışında yoğun bakım olarak hastanenin hızlı yanıt sistemini de üstlenmiş durumdayız. Acil servis ve yataklı servislere sadece konsültasyon istendiğinde değil düzenli vizit yapıyoruz. Böylece, kötüleşen hastalara hızlı bir şekilde yerinde müdahale ederek gerekirse nakillerini gerçekleştiriyoruz.
Haftada 1 seminer, 1 makale saatimiz olup, her 2 ayda bir yatan hastalarımızı, ölüm oranlarını ve ilginç hastaları tartıştığımız bir morbidite-mortalite saatimiz oluyor. Beklenen ve gerçekleşen mortalite oranlarımızı tartışıyoruz. Araştırmalarımızı tartıştığımız toplantılar da oluyor.
Ayrıca her hafta 1 gün dahili ve anesteziyoloji yoğun bakım üniteleri tüm hastalara ortak vizit yapıyoruz.
Sonuçta yoğun bakım uzmanı yetiştiriyoruz ama aslında Türkiye’nin ilk uzmanları olmaları nedeniyle yetiştirdiğimiz uzmanların akademik/eğitici olma olasılıkları yüksek. Bu nedenle yetiştirdiğimiz uzmanlara liderlik, organizasyon, akademik özellikler, araştırma yapma gibi konularda da eğitim vermeye çalışıyoruz.
Nöbet düzenlemeleriniz nasıldır? İlk yıl yan dal asistanı ayda ortalama kaç nöbet tutuyor?
Yan dal araştırma görevlilerimiz eğitimleri boyunca hergün biri nöbetçi olacak şekilde nöbet tutmaktadırlar. Bunun dışında ünite gündüz sorumlu yan dal araştırma görevlileri de icapçı oluyorlar ve gerekirse ayrıca vizite gelip veya telefon ile nöbetçi araştırma görevlisine yardımcı oluyorlar.
Rotasyon uygulamalarını nasıl düzenliyorsunuz?
Yan dal araştırma görevlileri bulundukları yoğun bakım ünitelerinde en fazla 2 ay olacak şekilde ve hasta sayısına dikkat edecek şekilde planlama yapıyoruz. Örneğin 2 ay dahili yoğun bakım ünitesinde çalışan araştırma görevlimiz, sonraki 2 ay anesteziyoloji yoğun bakım ünitesinde çalışabilir. Zorunlu rotasyonlar için çok denetleme şansımız yok. Aslında tüm rotasyonların aktif ve öğrenim hedeflerine uygun geçmesi gerekli.
Son bir yıldaki kliniğinizin yurt içi ve yurt dışı yayın sayısı kaçtır?
Yayın sayısı her yıl değişken olabiliyor ancak ulusal ve uluslararası 10’u geçiyor. Amaç çok sayıda değil, daha nitelikli araştırmalar ve yayınlar yapmak. Bu nedenle artan sayıda proje veriyoruz ve daha nitelikli yayınlar yapmaya çalışıyoruz. Temel bilim ve büyük ölçekli, çok merkezli epidemiyolojik araştırmalar yapmak öncelikli hedeflerimiz.
Kongrelere katılabiliyor musunuz?
Yoğun bakım maalesef Türkiye genelinde branş olarak bu konuda zorluk yaşıyor. Sponsorluk bulmak her geçen gün daha zor ve üniversite ve eğitim araştırma hastanelerinde kongre katılım desteği bulmak zor. Ancak her yıl hemen tüm yan dal araştırma görevlilerimiz ulusal kongrelere katılıyor ve çok sayıda kurslara katılıyorlar. Yan dal araştırma görevlilerinin mutlaka bildiriler ile kongrelere katılmaları gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu bildiriler “kongreye gideceğiz hadi hemen bir bildiri çıkaralım” diye olmamalı. Önceden iyi planlanmış araştırmalardan ürettiğimiz bildiriler olmalı.
Ayrıca yan dal araştırma görevlilerinin mutlaka ulusal ve uluslararası yoğun bakım derneklerine üye olmaları, ulusal ve uluslararası yoğun bakım dergilerini çok yakından takip etmeleri gerekli.
Önümüzdeki yıllarda yoğun bakım bilim dalının geleceği hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Yoğun bakım gelecekte çok daha önemli olacak çünkü kritik hastalar artacak ve hastanelerde yoğun bakım yatak sayıları artacak. Eskiden hastane yataklarının yaklaşık %5’ini oluşturan yoğun bakım yatakları artık Türkiye’de dahi %10-20’sini oluşturuyor. Bu da neredeyse her 5-10 hastadan biri kritik hasta demek. İhtiyaç her geçen gün artıyor ve bizler yetişemiyoruz. Nitelikli hasta sunumu nitelikli ve sayıca yeterli personel ile mümkündür. Bu nedenle yoğun bakım alanının özellikle insan kaynakları açısından daha fazla desteklenmesi gerekli. İleride muhtemelen daha non-invazif yöntemlerle ve elektronik ortamda hasta takibi yapacağız. Yoğun bakım uzmanının rolü sadece yoğun bakım ünitesinde değil, öncesinde ve sonrasında da önemli olacak. Biz şimdiden erişkin yaşa geçmiş, çocuklukta tanı almış kalıtsal hastalıkları olan hastaları takip etmeye başladık. Bu hastalarda solunum desteği, nütrisyonel durum, rehabilitasyon gibi pek çok faktörün bütünsel olarak takip edilmesi gerekli. Ayrıca yoğun bakımcılar palyatif bakım karar ve planlamalarında da yer almalılar.
Yoğun bakımın Türkiye’de kuruluşu çok sancılı oldu ve halen de sıkıntılar devam ediyor. Avrupa’da yoğun bakım anadallardan bağımsız bir uzmanlık alanı yapılmaya çalışılıyor. ABD’de ise ayrı anadallara bağlı yoğun bakım üniteleri var ancak bizdeki gibi aşırı ünitelere bölünmüşlük yok ve hatta Pittsburgh gibi merkezlerde tek çatı altında toplanma söz konusu. Türkiye’de de ileride benzer gelişmeler olacağına inanıyorum. Doğu Avrupa ve hatta Asya ve Afrika ülkeleri dahi artık ayrı bir yoğun bakım uzmanlık alanı oluşturuyorlar.
Benim görüşüm hastanelerde aşırı branş yoğun bakım ünitelerinin olmaması, en azından bir kısmının birleştirilmesi. Aşırı branş yoğun bakım üniteleri oluşturmak yerine genel erişkin yoğun bakım ünitesi olabilir veya en fazla dahili, cerrahi (veya anestezi), çocuk, nörolojik bilimler ve kalp-damar cerrahisi yoğun bakım üniteleri olabilir. Bunun dışında koroner ve inme hastaları için bakım üniteleri oluşturulabilir. Ama Türkiye’de üniversite hastanelerinde 6 yoğun bakım bilim dalı kurmanız mümkün ve Türkiye genelinde 18 değişik branş yoğun bakım ünitesi tanımlanmış durumda. Hasta güvenliği açısından öncelikle her 3. Düzey yoğun bakım ünitesinde bir yoğun bakım uzmanı veya yoğun bakım konusunda çok deneyimli bir anadal uzmanı çalışmalı. Beyin cerrahisi ve kalp-damar cerrahisi yoğun bakım ünitelerinde de yoğun bakım uzmanları çalışmalı. Yoğun bakım uzmanlığı tam zamanlı bir iştir. Anadalların arka bahçeleri şeklinde düşünülmemelidirler.
Yoğun bakım branşının tercih edilirliğinde rol oynayan faktörler sizce nelerdir?
Yoğun bakımın bir hastayı akut/kritik tablodan iyileştirme süreci, hastayı ölümden döndürebilmeniz çok etkileyici. En çok bu özelliği ile tercih edildiğini düşünüyorum. Ancak özellikle ülkemizde bu alanın bilinirliğini ve değerini arttırmak çok önemli. Hiç yoğun bakıma uğramayıp, yoğun bakım uzmanı olmak isteyenler, kendi yoğun bakım ünitesinin olmasını isteyenler maalesef var ve bunlar yoğun bakım ünitesinin değerini düşürüyor maalesef. Bu nedenle branşımıza sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum. Bunun dışında özellikle akademik kariyer düşünen uzmanlarımız için nitelikli araştırma altyapısı oluşturmalıyız.
Yoğun bakım yan dalını tercih etmek isteyen hekimlere vermek istediğiniz mesajlar nelerdir? Öncelikle çok iyi düşünmeleri gerektiğini öneriyorum. Çünkü yoğun bakım çok zor bir dal. Hem fiziksel zorluğu var, hem de yoğun bir idari, organizasyonel zorluğu var. ABD’de yoğun bakımın kurucularından sayılan Peter Safar ve Ake Grenvik bir yoğun bakımcıda olması gereken özellikleri eski bir makalede çok iyi tanımlamışlar. Ben bu önerileri ve kendi görüşlerimi iletirsem, bir yoğun bakımcının titiz, çalışkan, liderlik özellikleri güçlü, ekip çalışmasına yatkın bir hekim olması lazım. Yoğun bakımı sevmezseniz uzun dönem başarılı olma şansınız yok. “Anadalımın iş yükünden sıkıldım” şeklinde bir yaklaşımla veya sadece bir yan dal uzmanı olmak için yapılacak bir iş değil. Eğer bu alanı seçecek uzmanlar anadallarında yoğun bakımda aktif çalışmadılar ise, seçmeden önce mutlaka 3. Düzey bir yoğun bakım ünitesinde 1-2 ay çalışmalılar ki, yoğun bakımı bütün yönleri ile anlayabilsinler.