Hastanelerde Yoğun Bakım Üniteleri Tek Çatı Altında Toplanmalı
Son günlerde basında yer alan yoğun bakım yataklarının yetmediği şeklinde yapılan açıklamalar ve Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ’ın yaptığı açıklama üzerine bilimsel bir sivil toplum kuruluşu olarak ve yoğun bakım uzmanı sıfatı ile bizzat eğitim ve hizmet sunumunun içinde yer alan hekimler olarak toplumu doğru bilgilendirme misyonumuz doğrultusunda aşağıdaki açıklamayı yapmayı uygun bulmaktayız:
Öncelikle Sayın Bakanın Türkiye’de yoğun bakım yatak sayısında eksiklik bulunmadığı ve temel sorunun yoğun bakım ünitelerinin doğru kullanılmadığı yönündeki açıklamasına katılmaktayız. Ancak, bunun altında yatan temel noktaları da irdelemek gerektiğini düşünmekteyiz.
Yoğun Bakım Yatakları İstismar Ediliyor
Türkiye’de yoğun bakım yataklarına yoğun bakım endikasyonu olmayan hastalar çeşitli nedenlerle yatırılmakta veya yatırılmaya çalışılmaktadır. Siyasetçi ve bürokratlardan tutun, hastaların kendileri, hekimler ve hastane sahip veya yöneticilerine kadar çeşitli kademelerde bu istismar yaşanmaktadır.
Öncelikle şunun altını çizmekte yarar vardır: Yoğun bakım üniteleri yoğun bakımda sunulan ileri teknoloji temelli bakım ve destek tedavilerden “yarar” görecek özellikteki ağır hastaların yatırılmaları gereken ünitelerdir. Yoğun bakım ünitelerine yaşamın son dönemine gelmiş hastalar ne kadar ağır olurlarsa olsunlar yatırılmamalıdırlar. Örneğin, ağır ve geri dönüşümsüz nörolojik sorunları olan hastalar, yaygın ve tedavi seçeneği kalmamış, iyileşme ihtimali kesin olmayan kanser hastaları yoğun bakım ünitelerinde izlenmemelidirler. Bu hastaların bakımları örneğin palyatif bakım üniteleri gibi farklı birimlerde verilmelidir veya evde bakım hizmetleri geliştirilmelidir.
Yoğun Bakım Yataklarının %20’si Uygun Kullanılmıyor
Ancak, bu hastaların yatırılması konusunda yoğun bakımda çalışan hekimlerin üzerinde ciddi baskı olabilmektedir. Örneğin, bir cerrah hastayı ameliyat etmeme, bir onkolog tedavi vermeme kararı verebilmekte, hatta bir acil tıp uzmanı triaj kararını bağımsız verebilmekte ancak bir yoğun bakım hekiminin bunları yapma hakkı bulunmamaktadır. Yoğun bakım yataklarına acil tıp servislerinden, 112 komuta servislerinden uygun triaj yapılmadan yatışlar yapılmakta yatak doluluk oranları çok yüksek olunca da daha uygun hastaların yatışları yapılamamakta, yatışlarda gecikmeler olmaktadır.
Sağlık Bakanlığının yaptığı bir çalışmada yoğun bakım yataklarının yaklaşık %20’sinin uygun kullanılmadığı sonucuna varılmıştır.
Yoğun Bakımdan “Çıkış” Kriterleri de Belirlenmeli
Bir an önce bilimsel veriler doğrultusunda yoğun bakımların uygun kullanım kriterleri ile sadece yatış değil, çıkış kriterlerinin de belirlenmesi uygun olacaktır. Çünkü yoğun bakım ünitelerinden bakım hastası durumuna gelmiş hastalar eve gönderilememekte, normal yataklı servislere veya uygun bakım ünitelerine sevk edilememektedirler. Türkiye’de yatış süreleri gelişmiş ülkelere göre çok uzundur.
Yoğun Bakım Uzman Sayısı Yetersiz
Yoğun bakımların uygun kullanılmasının sağlanmasında ilk basamak, yoğun bakım ünitelerinin “tam zamanlı yoğun bakım uzmanları” tarafından yönetilmelerinin sağlanmasıdır.
Ülkemizde yoğun bakım uzman sayısının yetersiz olması nedeniyle mevcut açık, anadal hekimleri tarafından kapatılmaya çalışılmaktadır, ancak anadal hekimleri ameliyathane, poliklinik gibi alanlarda da çalıştırıldıklarından veya kendileri çalışmak istediklerinden, yoğun bakımlarda kısmi zamanlı olarak çalışmaktadırlar. Bu durum yoğun bakımın çok da ciddiye alınmamasına, hasta triajının gelişi güzel yapılmasına, hastanın tıbbi bakım ve tedavisine yeterli zaman ayrılamaması ve hasta bakımının yetersiz olabilmesine, yatış sürelerinin gereksiz yere uzamasına, komplikasyonlara yol açmaktadır.
Hasta Bakım ve Triajının Yönetiminde Yoğun Bakımcının Rolü Artmalı
Yoğun bakım ünitelerinin birçok gelişmiş ülkede dahi 7/24 yönetiminin sadece yoğun bakım uzmanları tarafından sağlanması mümkün olamamakla ve anadal uzmanlarına gereksinim olmakla birlikte yoğun bakım uzmanlarının daha çok hasta bakım ve triajının yönetiminde rol almaları yaşanan sorunların çözümüne ciddi katkıda bulunacaktır.
Yoğun Bakım Ana dal Haline Getirilmeli
Türkiye’de yoğun bakım uzman sayısı yetersiz noktasından hareketle, 2013 yılında yoğun bakım bir tıpta uzmanlık alanı haline gelmiş ve yoğun bakım uzman sayıları hızla artmaya başlamıştır. Ancak, maalesef yetişen bazı yoğun bakım uzmanları zorunlu hizmet bölgelerinde yoğun bakım ünitelerinde çalıştırılmamaktadırlar veya kendilerine “sen nereden çıktın” gözüyle bakılmakta, zoraki basit görevler verilmektedir.
Yoğun bakım uzmanlığı gelişmiş ülkelerde tam zamanlı yürütülen, zaman alıcı ve zor bir alandır. Oysa ülkemizde yoğun bakım eğitim ve hizmet yönü ile bağımsız bir dal olamamıştır. Bu algı sorununun bir an önce çözülmesi ve gerekirse yoğun bakımın bir anadal haline gelmesi gerekmektedir.
Yatak Sayısı Yeterli Ama Dağılımı Dengesiz
Son olarak her ne kadar yatak sayısı toplamda yeterli ise de yoğun bakım ünitelerinin ve yataklarının özel hastane, üniversite ve devlet hastaneleri arasında dağılımında ve niteliklerinde sorunlar vardır. Şöyle ki, toplam 31 bin yatağın %43’ü özel hastanelerde, %40’ı devlet hastanelerinde, %17’si üniversite hastanelerinde bulunmaktadır. Yoğun bakım hizmetlerinden özel fark alınmaması gerekmesine rağmen maalesef pratikte hastalardan fark istenmekte ya da ağır hastaların masrafları daha çok olduğundan bu hastalar devlet veya üniversite hastanelerine sevk edilmektedirler. Bazı devlet ve üniversite hastanelerinde aşırı yığılma sorunu yaşanabilmektedir.
Yoğun Bakım Üniteleri Tek Çatı Altında Toplanmalı
Öte yandan hastanelerde neredeyse her ana dalın kendine ait yoğun bakım ünitesi açılmakta, adı yoğun bakım olan ve hatta tam kapasiteli 3. basamak ünite olarak ruhsatlı birçok ünite bulunmakta bu durum sayıyı arttırmakta ancak birçok üniteye genel yoğun bakım hastası yatırılamamaktadır. Aşırı parçalanmışlık, yönetimi güçleştirmekte, insan ve altyapı kaynak kullanımını olumsuz yönde etkilemektedir.
Sonuç olarak öncelikle hastanelerde yoğun bakım üniteleri tek çatı altında toplanabilirse ve hatta yoğun bakım bir anadal olup, yoğun bakım uzmanlarının tam zamanlı çalışmaları sağlanabilirse, bilimsel triaj ilkeleri doğrultusunda yatak kullanım sorunu büyük oranda çözüme kavuşacaktır.