Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneğinin (TDCY) 2 – 5 Kasım 2016’da İzmir’de düzenlediği 13. Yıllık kongresinde genç yoğun bakımcılar ön plandaydı. Kongre süresince genç yoğun bakımcıların eğitim ve çalışma hayatlarına dair karşılaştıkları sorunlar birçok oturumda gündeme geldi. Hem Türkiye’de eğitim sistemi ve çalışma hayatındaki güncel sorunlar ile yasal düzenlemeler hem de Batılı ülkelerin benzeri tecrübeleri tartışıldı.
Katılımcılara yönelik kongre ortamında yapılan mini anketin de gösterdiği üzere, genç yoğun bakım uzmanları görev ve yetkilerinin net bir şekilde belirlenmesini istiyor.
Yoğun Bakım yan dal eğitimini bu yıl tamamlayan ve mecburi hizmetini yapmak üzere Erzurum Eğitim Araştırma Hastanesine Yoğun Bakım Uzmanı olarak atanan Dr. Nazlıhan Boyacı, çalışma hayatına ilişkin “Ben biraz şanslıyım, 2 kişi atandık, avantajlıyız, diğer uzman arkadaşım benden yaklaşık 4 ay önce atandı” diye konuştu.
Yoğun bakım uzmanlığı tanımının yapılmadığını ve konunun Sağlık Bakanlığı tarafından netleştirilmediğini ifade eden Boyacı, “Türkiye’de şu anda başhekim insiyatifine göre çalıştırılıyoruz, bir önceki anestezi grubu daha baskın ve başhekim ile daha iyi ilişki içindeyse bizler ikinci plana atılabiliyoruz. Böyle olmamalı, yoğun bakım uzmanının olduğu yerde yoğun bakımın koordinasyonundan sorumlu tek hekim biz olmalıyız. En büyük problemimiz bu, yasa yok, tanımlama yok. Kongrede deneyimlerimizi tartıştık.”
Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Genç Yoğun Bakımcılar Alt Komisyonu adına da konuşan Dr. Nazlıhan Boyacı, yoğun bakım branşı için verdikleri hukuki mücadeleyi şöyle özetledi:
“2012’de yan dal seçme ve yerleştirme sınavıyla beraber yoğun bakım yan dal eğitimi başladı ve bu senenin sonunda ilk mezunlarını verdi. Sözde geçmişe yönelik haksızlıkları düzeltmek adına belirli kriterler karşılığında ama (bu kriterlerin yan dal eğitiminde kazanılması gereken bilgi, beceri ve eğitimden yoksun olduğunu vurgulamak isterim) bazı hekimlere yoğun bakım uzmanlık belgesi verilmeye çalışıldı. Bu da bizi bir araya getirerek birlikte hareket etmeye teşvik etti. Bu amaçla kurulan Komisyonumuz hukuksal mücadelesini etkin şekilde verdi. Mücadelemiz sadece hukukla sınırlı kalmadı, bilimsel anlamda da daha aktif hale gelerek bu haksızlığa en iyi cevabı vermeye çalıştık.”
“Hastanenin İlk ve Tek Yoğun Bakım Uzmanıyım”
Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesinde Genel Yoğun Bakım Ünitesinde Yoğun Bakım Uzmanı olarak görev yapan Dr. Kazım Rollas’ın ise bu yıl Ağustos ayında ilk ataması yapıldı. Hastanenin ilk ve tek yoğun bakım uzmanı olarak göreve başlayan Dr. Rollas, “Yoğun bakım uzmanı ne yapar, işlevi nedir konusunu hastane yöneticilerine anlatmam gerekti. Onlar da bilmiyordu. Sağlık Bakanlığı Tebliğinin de yardımıyla onları ikna edebildim. Bizim her şeyi yeniden kurmamız gerekiyor. Bunun ötesinde, mevcut çalışan yoğun bakım ünitesi uzmanlarının tepkisiyle karşılaşabiliyorsunuz. Ben şanslıyım çünkü kolaylıkla orta yolu bulabildik, anlaşma sağladık. Çok iyi ilişkiler kurabildik. Yeni açılan bir genel yoğun bakım ünitesi vardı ve konuşmalarımız sonucu bana verilmesi kararlaştırıldı. Nöbetlerde, izin süreçlerinde bana destek veriyorlar. Çünkü ben tek uzmanım. Keşke hastanede sayımız daha fazla olsa… Zaman içinde artacağını düşünüyorum” dedi.
Kongrede Genç Yoğun Bakımcıların Ağırlığı Vardı
Dr. Rollas, yoğun bakım uzmanı sayısının gün geçtikçe artacağını vurgulayarak Kongreye ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kongremiz, genç yoğun bakımcıların katılımını büyük ölçüde başardı. Kongre süresince, gündemde yer alan ve öne çıkan konular arasında genç yoğun bakımcıların sorunları oldu. Bizlerin ana dal branşları bir yana bırakarak yoğun bakım çatısı altında ne istediğimizi, nasıl koşullar altında çalışmak istediğimizi netleştirmemiz gerekiyor. Bazılarımız üçüncü basamak yoğun bakımlarda kendi düzenimizi kurup çalışabilirken ve bundan memnunken bazılarımız böyle bir ortamı yakalayamadığı halde memnuniyetsizliğini dile getiremiyor. Yoğun bakım çatısı altında toplanarak, önümüzdeki süreçte neler yapabileceğimizi, çalışma koşullarımızı belirlememiz ve standardize etmemiz gerekiyor. Kongre de gösterdi ki, bunu dernek çatısı altında rahatlıkla yapabiliriz.”
Kongre Katılımcısı Genç Profil Nasıldı?
Kongreye katılan genç yoğun bakımcılara yönelik mini bir anket de yapıldı. Katılımcı profili ve çalışma hayatına ilişkin elde edilen verilere göre, ankete katılan 15 yoğun bakım uzmanının 8’i eğitim araştırma hastanesinde, 7’si devlet hastanesinde görev yapıyor. Çalıştıkları hastanelerde 2 – 7 arasında değişen sayıda yoğun bakım uzmanı mevcut. Ankete katılan 13 yoğun bakım uzmanı 3. basamak yoğun bakım ünitesinde çalışırken 2 yoğun bakım uzmanı 2. basamak yoğun bakım ünitesinde çalışıyor.
13 yoğun bakım uzmanı, ünitede sorumlu hekim olarak çalışıyor. Sadece 3 yoğun bakım uzmanı yoğun bakım koordinatörlüğü görevi yapıyor. Katılımcıların 7’si genel yoğun bakım ünitesinde, 3’ü anesteziyoloji yoğun bakım ünitesinde, 1’i göğüs hastalıkları yoğun bakım ünitesinde ve 4’ü de dahiliye yoğun bakım ünitesinde görev yapıyor.
Yoğun Bakım, İhtiyaç Sahibi ve İyileşebilir Hastalar İçindir
Kongrede öne çıkan tartışma konularından biri de yoğun bakım ünitelerinin verimli kullanımı konusundaydı.
Bu konuda genç yoğun bakımcılara mesaj veren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı ve Yoğun Bakım Kurucusu Türkiye’de yoğun bakım kültürünün gelişmemiş durumda olduğunu belirterek, “Yoğun bakım kullanımı suistimal edilmemeli; ihtiyacı olan hasta yatış yapmalı, ihtiyacı olmayan hasta mümkün olduğu kadar buradan uzak tutulmalıdır. Bu konunun uzmanlarından biri, uygunsuz kullanımın ortadan kaldırılması için yoğun bakım yataklarının azaltılması gerektiğini önerdi. Yoğun bakım kültürünün tartışılması ve doğru yanlışın halka da anlatılması lazım” dedi.
“Oysa Türkiye’de yoğun bakımı işgal eden hastalar bu tedaviden fayda görmeyecek hastalardır” diye konuşan Prof. Dr. Çelikel şöyle devam etti:
“Özellikle dahili yoğun bakım ünitelerinde durum böyledir. Bu hastalar hem enfeksiyon sorunu yaratmakta hem de yoğun bakımdan yarar görecek hastalara erken müdahale edilmesinin önünü kapatmaktadır. Yoğun bakım kültürünün oluşmasıyla ve yoğun bakım fellowlarının eğitim alarak hastanelerimizde yerini almasıyla yoğun bakım kalitesinde artış olacağını düşünüyorum.
Bu alanda bir board sınavı oluşturulamadı, Türk Dahili ve Cerrahi Yoğun Bilimler Derneği ile Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği ortak bir sınav konusunda anlaşamadılar; bu iki derneğin ortak bir sınav oluşturması önemli bir aşama olacaktır.
Board sınavına en erken başlayan ülkelerden biri ABD oldu. Avrupa’da her ülke kendine göre yorumlar yapabiliyor fakat Avrupa ülkeleri ortak yoğun bakım programları etrafında organize olmaya çalışıyorlar. Board sınavlarının yapılması önem kazanıyor.”
“Doğru Tedavi Doğru Yerde Verilmelidir”
Yoğun bakım kültürü konusunda aynı fikri savunan Gelecek Dönem Dünya Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Jozef Kesecioğlu da yoğun bakıma alınan hastanın yoğun bakımdan fayda görecek hasta olması gerektiğini ifade etti. “İyileşmesi mümkün olmayan hasta yoğun bakıma alınmamalıdır” diye konuşan Prof. Dr. Kesecioğlu, şöyle devam etti:
“İlk aşamada hastanın terk edildiği izlenimi verilebilir ama aslında böyle değildir, bizim terimlerimiz biraz kabadır, serttir, halk bunu yanlış anlayabilir. Doğru tedavinin doğru yerde verilmesi gereklidir. Hastalar solunum sıkıntısı yaşadıklarında illa gidecekleri yer yoğun bakım değildir. Öte yandan tedaviden yarar göremeyeceği kesinleşen hastanın da tedavisi durdurulmalıdır. İyileşmeyeceği bilinen hastanın zorla tedavisin devam etmek hastaya iyilik değil ıstırap çektirmektedir. Çünkü yoğun bakım meşakkatli bir tedavidir. Hastanın şansı var mı yok mu konusu kolay değildir, o nedenle kararlarımızı grup halinde alırız. İçimizde tek bir kişinin şüphesi varsa karar ertelenir, oy birliği önemlidir. Birçok Avrupa ülkesi böyle hareket eder.”