YÖK’ten Taleplerimiz!

Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği’nin 9 Nisan 2020 tarihli ve 12 sayılı YÖK’e ilettiği dilekçesi şöyledir:

“Yoğun bakım uzmanlık alanı, 2012 tarihinde Türkiye’de Kanun ile resmi bir uzmanlık alanı olarak tanımlanmıştır. Günümüzde 600’e yakın yoğun bakım uzmanı sahada çalışmaktadır. Buna rağmen Türkiye’de ‘yoğun bakım uzmanı’ kavramı halen oturmamış ve bu hekimlerin etkin olarak çalışması sağlanamamıştır. Yoğun bakım uzmanlarına zorunlu hizmet görevlerinde dahi yoğun bakım ünitesinde çalışma izni verilmemektedir. Bu durum hastaların yoğun bakım uzmanından faydalanamamasına, kaynakların uygun kullanılamamasına ve bu alanda bilimin gelişememesine neden olmaktadır. Yaşadığımız salgında yoğun bakım uzmanı kritik önem taşıyan bir konumda olmasına rağmen branşımız genç hekimler tarafından tercih edilmeyen bir branştır.

Yaşadığımız sorunlar şunlardır:

Üniversiteler dahil olmak üzere yoğun bakım uzmanlığı özellikle erişkin hastalar için kabul görmemiştir. Yoğun bakım uzmanlığı resmi olarak 2012 yılında ihdas edilmesine rağmen, mevzuatlarda halen yoğun bakım hekimleri yerine anestezi ve reanimasyon uzmanlık ismi geçmektedir. Konuyla ilgili olarak SGK ve TİTCK gibi kurumların mevzuatında yoğun bakım uzmanlığı tanınmadığı ve kabul görmediği için yoğun bakım uzmanları, kendileriyle ilgili hastalıklarda uygulayacakları tedavi ve cihaz kullanımı için reçeteleme veya raporlama yapamamakta, diğer branşların onaylarını almaları gerekmektedir. Yoğun bakım uzmanları sadece mekanik ventilasyon uygulayan veya hastayı monitorize eden teknisyenler gibi görülmektedirler.

Bu konuya en iyi örnek; sepsis hastalarında kullanılan sitokin filtre/kolonlarıdır. Sepsiste sitokinlerin uzaklaştırılmasına yönelik ekstrakorporeal yöntemler, halen anesteziyoloji ve reanimasyon, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji ve hematoloji uzmanı olmak üzere 3 imzalı rapor ile kullanılabilmektedir. Hastayı takip eden yoğun bakım uzmanı, bu tedaviyi kullanmak için hastayı hiç bilmeyen hekimlerin imzasını almaya zorlanmaktadır. Bu tedavilere onay veren diğer hekimler, hiç şüphesiz hastayı bilmedikleri için tereddüt etmektedirler. Burada yer alan anestezi ve reanimasyon uzmanı onayı 2012 yılı öncesi yoğun bakım uzmanının olmadığı döneme ait olup artık değiştirilmesi gerekmektedir. Bu madde “yoğun bakım uzmanı yoksa yoğun bakım sorumlu hekiminin imzası” şeklinde değiştirilmelidir.

Bir diğer örnek; YÖK performans çizelgesinde yer alan beyin ölümü açıklamasında halen ilgili Kanunun eski hali referans alınarak yoğun bakım uzmanının yer almadığı 4 uzman hekimin (anestezi ve reanimasyon, nöroloji, kardiyoloji, beyin cerrahisi) esas alınmasıdır. Bu durum anestezi ve nöroloji ana dal uzmanı olmayan yoğun bakım uzmanları için hak kaybına yol açmaktadır. Oysa yeni mevzuata göre beyin ölümü tanısı yoğun bakım uzmanı veya anestezi ve reanimasyon uzmanı ile nöroloji veya nöroşirurji uzmanı tarafından konulmakta ve raporlanmaktadır. Derneğimiz 16/8/2017 tarihli ve 17 sayılı yazısı ile bu konuda YÖK’e müracaat etmiş olmasına rağmen gelişme elde edilememiştir.

Bu konuda üçüncü bir örnek, yoğun bakımlarda tamamen yoğun bakım hekimi ve hemşiresi tarafından uygulanan, nefroloji hekimlerinin ve hemşirelerinin rol almadığı sürekli renal replasman tedavilerinin (SRRT) sadece nefrolog için puanlandırılmasıdır. YÖK Gelir Getirici Faaliyet Cetveli’nde 704290 kodlu Sürekli hemodiafiltrasyon/hemofiltrasyon tedavisi için “Nefroloji uzmanı hekim için puanlandırılır” ibaresi yer almaktadır ve bu uygulama yoğun bakım uzmanları için hak kaybına yol açmaktadır. Bu durumun değiştirilmesi için YÖK’e defalarca müracaat edilmiş, ancak bugüne kadar müracaatımıza bir yanıt alınmamıştır.

Yoğun bakım uzmanlık alanının Kanun ile tanımlı olmasına rağmen, uzmanlık tanımının oluşmamasında en büyük engellerden biri çok sayıda yoğun bakım ünitesinin olması ve bu ünitelerin yoğun bakım uzmanı olan yerlerde dahi ana dal uzmanları tarafından yönetilmesidir. Bu durum pek çok olumsuz sonuca yol açmaktadır. İnsan iş gücü ve lojistik kaynaklar verimsiz kullanılmakta, hastaların yoğun bakım uzmanlık alanından faydalanmasının önüne geçilmektedir. Bütün bunlara ek olarak bu hastalara yoğun bakım hizmeti verilmiş gibi SGK’ya faturalandırma yapılmakta ve performans geliri elde edilmektedir. Yoğun bakım uzmanı sadece yaptığı detaylı vizitle yoğun bakım vizit performansı alırken, zamanının büyük kısmını yoğun bakım dışında geçiren diğer ana dal uzmanları ameliyat, girişim gibi hizmetlere ek olarak aynı zamanda yoğun bakım vizit puanı almaktadırlar. Yoğun bakım uzmanı olmamalarına rağmen yoğun bakım uzmanından daha yüksek performans geliri elde etmektedirler. Ayrıca tıbbi kötü uygulama sigorta poliçesinde yoğun bakım uzmanı yazmayan kişilerin yoğun bakım hastalarında yaptıkları hatalardan kaynaklanacak tazminatların sigorta kapsamında olup olmaması ve bunun sonuçları ayrı bir problem olarak gözükmektedir.

Yoğun bakım uzmanlık alanının özlük hakları konusunda daha birçok eksiklikler mevcuttur. Yoğun bakım, klinik bir bilim dalı olması yanı sıra kritik hastalıkların karmaşık patofizyolojiye sahip olmasından dolayı, tıbbın fizyoloji, immünoloji, farmakoloji, epidemiyoloji gibi birçok temel alanı ile yakından ilişkilidir. Bu hastaların izlemi karışıktır. Yoğun bakım hekimi çok farklı değişkenleri göz önünde bulundurarak, kendi bilgi ve deneyimlerini de kullanarak hastaları için en doğru kararı vermeye çalışmaktadır. Hastalarını günün 24 saati büyük bir özveri ile takip ve tedavi etmektedir. Ancak özlük haklarında eksikliklerin olması bu alanın çekiciliğini yitirmesine ve hekimler arasında bıkkınlığa yol açmaktadır. Yoğun bakım hekimlerinin kendi hastalarını ilgilendiren konularda reçeteleme ve raporlama yetkisinin olmaması, performans sisteminde kendi uyguladığı tedavilerin başka branşlar üzerine yazılabilir olması, yoğun bakıma bakan ana dal uzmanlarının çifte performans ile daha yüksek performans kazanması gibi sorunlar özlük haklarında kayıplara yol açmaktadır. Yoğun bakım hekimlerine hak ettiği değerin verilmesi bundan sonraki dönemlerde de bu branşın tercih edilmesi ve işlemesi bakımından önemlidir.

Özetlemek gerekirse; yoğun bakım uzmanlarının yaptığı işlemlerin özellikli olduğu ve SRRT uygulaması, beyin ölümü tanısı, sitokin filtresi gibi tedavi seçeneklerinin bu uzmanlık alanı ile birinci dereceden ilişkili olduğunun tüm kurumlar (SGK, TİTCK, Sağlık Bakanlığı, vb.) tarafından benimsenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca diğer yan dal uzmanlık alanlarında olduğu gibi yoğun bakım hizmeti veren yoğun bakım uzmanlarının diğer yoğun bakım hizmeti sunan ana dal uzmanı branş hekimlerinden farklı bir puanlamaya sahip olması (örneğin endokrin hastası gören dahiliye uzmanı ile endokrinoloji uzmanı arasındaki puanlama farkı gibi) aynı gün içerisinde hem ameliyathane hem servis hem de yoğun bakımdan (çifte) performans puanı alınamaması gibi düzenlemeye gidilmesinin de daha adil çalışma koşulları sağlanması açısından gereklidir.

Sonuç olarak, yoğun bakım uzmanları olarak bizleri ilgilendiren konularda, tedavilerin yönlendirilmesinde söz sahibi olmayı, devletin YÖK dahil her türlü kurumunda kendi alanımızı temsil etmeyi ve ilgili mevzuatın uzmanlık alanımız için güncellenmesini ve özlük haklarımızın iyileştirilmesini talep eder, saygılarımızı sunarız.”

About author

-->