Yoğun Bakıma 7. Ana Dalın Eklenmesinin Sakıncaları

Yoğun bakım yan dalına 7. bir ana dal olarak acil tıbbın eklenmesini içeren ‘‘Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’’ TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu tarafından 8 Şubat 2023 tarihinde onaylanmıştır. Daha önce defalarca vurguladığımız gibi 7. ana dala yoğun bakım yan dalı tanımlanması hayli sakıncalı ve endişe vericidir.

Yoğun bakım 2002 yılında ilk olarak Tüzük ile ihdas edilmiş ve yoğun bakım yan dal eğitimi başlamıştır. Tüzüğe açılan dava sonucu tüzüğün iptali ile 2011 yılında Kanun ile 6 anabilim dalı (anesteziyoloji ve reanimasyon, iç hastalıkları, göğüs hastalıkları, genel cerrahi, nöroloji, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji) üzerine yan dal olarak kabul edilmiştir. O dönemde Derneğimiz olarak 6 ana dalın çok fazla olduğunu, bu 6 ana dal içerisinde bazı ana dal derneklerinin bunu istemediğini, eğitim standardizasyonunun sağlanmasının çok güç olacağını yetkililere ilettik. Nitekim enfeksiyon hastalıkları dernekleri ve nöroloji derneği yoğun bakım yan dalını istemedikleri yönünde görüş bildirmişlerdir. Bu dönemde Türk Acil Tıp Derneği de acil tıbbın yoğun bakımdan çok farklı olması nedeni ile bu ana dallar içerisinde yer almaması yönünde görüş bildirmiştir. Ancak, o dönemdeki siyasi irade 6 ana dal olarak belirlemiştir. Yeni ihdas edilen bir yan dal olması nedeni ile o dönemde yoğun bakım alanında hizmet, eğitim ve akademik çalışmalarını yürütmüş olan ilgili ana dal uzmanlarına diploma verilmiştir. 2012 yılında 6 ana dal kökenli yoğun bakım eğiticilerini içeren protokollü eğitim sistemi ve yoğun bakım yan dal uzmanlık sınavı ile uzmanlık eğitimi başlatılmıştır. Ancak maalesef bu süreç içerisinde yoğun bakım uzmanlık diploması alamayan ilgili ana dal hekimlerine, 2 kez daha, ek sınav hakkı tanınmaya çalışılmıştır. Yoğun bakım branşına yapılan bu haksız 2 müdahale, 3 yıl yan dal eğitimi ve sonrasında zorunlu hizmet ile uzman olanların ve uzmanlık eğitimi devam eden yoğun bakım asistanlarının kendi branşlarından kopmasına ve motivasyon kaybına yol açmıştır. Bunların yanında yoğun bakım uzmanlarına zorunlu hizmet atamalarında yoğun bakım ünitelerinde görev verilmemesi veya tek başına sürekli çalışmaya zorlanmaları, zor bir branş olması yanında diğer yan dalların özlük haklarına sahip olmamaları, ancak buna rağmen diğer yan dalları etkileyen olumsuzluklara sahip olmaları, hiçbir standardizasyonu olmayan, her kurumda çoğu kağıt üzerinde farklı şekillerde yürütülen, sahada çok ciddi sorunlara yol açan protokollü eğitim sistemi gibi nedenlerle yoğun bakım branşı tercih edilmemeye başlamıştır.

Tüm bu süreçler sonunda toplamda 700’ün üzerinde yoğun bakım uzmanı bulunmaktadır ve mevzuat gereği yoğun bakım uzmanı olmayan kurumlarda ilgili ana dal hekimleri ve asistanları çalışmaktadır. Dolayısıyla yoğun bakım ünitelerinde hekim sıkıntısı yaşanmamaktadır ve hatta pandemi ve deprem dönemlerinde eksiklik yaşanmamıştır. Daha doğrusu, yoğun bakım branşında uzman eksikliği sorunu diğer ana dal (acil tıp dahil) veya yan dallardan farklı değildir.

Kanun tasarısına fayda ve gereklilik gerekçeleri ile eklenen bu kararın fayda ve gerekliliği olmayıp sakıncaları ise aşağıda sıralanmaktadır:

  • Bir yan dal uzmanlık branşının bu kadar çok sayıda ana dal ile ilişkili olması eğitim ve hizmet standardizasyonu için sakıncalıdır. Acil tıptan bağımsız olarak yoğun bakım yan dalı ile ilgili ana dalların sayısının başka branşlarda olmadığı kadar artırılması bu standardizasyonu daha da bozacaktır. Sekizinci ve daha çok sayıda ana dalın taleplerinin de önü açılacaktır.
  • Yoğun bakım branşına başka branşlarda olmadığı kadar mevzuatsal müdahaleler yapılması diğer ilgili ana dalların uzmanlarının ve asistanlarının yoğun bakıma ilgisini ve tercihini azaltmakta, endişesini artırmaktadır. Örneğin 10 yan dalı olan iç hastalıkları branşı uzman ve asistanları yoğun bakımı isteseler de bunca sorunları olan çok sayıda ana dal ile protokollü eğitimi olan bir branşı tercih etmemektedirler. Mevcut yoğun bakım uzmanları ile yoğun bakım ve yoğun bakımı tercih etmek isteyen ana dal asistanlarında yeniden bir grup hekime kısa yoldan yoğun bakım diploması verilecek endişesi uyandırmıştır.  
  • Her oluşturulan yeni branş veya düzenleme mevcut sorunların üzerine eklenerek artan farklı sorunlara neden olmaktadır. Örneğin, acil tıplarda 3. basamak yoğun bakım ünitelerinin açılmasına yol açacaktır ki, bu durum kaynak israfı olup, Türkiye’de çok sayıda olan yoğun bakım ünite tipi sayısını ve bunlar için gerekli ekip-ekipman ihtiyacını artıracaktır. Ayrıca, günümüzde çok sayıda kronik soruna sahip yoğun bakım hastalarının acil servislerde oluşturulan yoğun bakım ünitelerinde izlenmeleri de sakıncalıdır. Hastaların hangi yoğun bakıma yatırılacağı karmaşası artacaktır.         
  • Acil tıp ana dal asistan kadrolarının da %40’ı boş kalmaktadır ve uzman eksikliği acillerde pratisyenlerle karşılanmaktadır. Bir kısım acil tıp uzmanları yoğun bakıma geçerse, acillerde uzmanlar kalmayabilecektir. Yoğun bakım uzman eksikliği diğer ana dal uzmanları ile kapatılabilirken, acil tıp uzman eksiği pratisyenlerle kapatılabilmektedir ki bu durum gerek hekimler gerek hastalar için uygun olmayacaktır. Ayrıca, mevzuat gereği yoğun bakım uzmanı olmayan veya eksik olan yerlerde ilgili ana dal uzmanlarının yoğun bakım ünitelerinde çalışması gerekmektedir. Dolayısıyla, acil tıp uzmanları da diğer 6 ana dal gibi yoğun bakım ünitelerinde çalışmak zorunda kalacaklardır. Ayrıca, diğer ana dallarda olduğu gibi acil tıp ana dal eğitimi içerisinde 2 ay yoğun bakım zorunlu rotasyonu olacaktır. Tüm bu nedenlerle acil servislerde uzman ve asistan eksikliği yaşanacaktır.
  • Alınan bu kararın gerekçelerinden biri acillerde yatan hastalar için yoğun bakım yatağı olmadığı ya da bulunamadığıdır ki, bu husus doğru değildir. Bunun önemli nedenlerinden biri çok sayıda cerrahi ve dahili branş yoğun bakım üniteleri vardır ve acillerde bekleyen hastalar bu ünitelere yatırılamamaktadır. Ayrıca, acillerde ve yoğun bakım ünitelerinde bekleyen hastaların çok büyük kısmı bakım hastalarıdır ve bu hastalar için farklı çözümler oluşturulmalıdır. Yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların da yarısı yoğun bakım üniteleri için uygun olmayan hastalardır. Yatak, ünite, branş sayısını artırmak çözüm değildir. Önemli olan mevcut sorunları çözerek uygun organizasyonu sağlamaktır. 
  • Acil tıp müfredatında ve pratiğinde yer alan girişimsel işlemlerin yoğun bakıma benzer olduğu iddia edilmektedir ki, girişimsel işlemler pek çok cerrahi branş tarafından da yapılmaktadır. Hatta, örneğin entübasyon paramedikler tarafından dahi yapılmaktadır. Bu maalesef yoğun bakım branşının ne olduğunun tam olarak bilinmemesinden ve yoğun bakım bilim dalını salt girişimsel işlemlere indirgemekten kaynaklanmaktadır.
  • Acil tıp üzerine yoğun bakım yan dalının Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) de olduğu ifade edilmektedir. ABD’de örneğin kadın-doğum uzmanları da yoğun bakım yan dalı yapabilirler, ancak ABD’de kadın-doğum yoğun bakımı oluşturulamaz. Yoğun bakımlar sadece dahili, cerrahi ve nöro gibi çeşitlere ayrılabilir. Ayrıca, ABD yetkinliklerin, karne ve portfolyoların çok yakın takip edildiği, yeterlilik sınavlarının, akreditasyon programlarının  olduğu ve eğitimin çok iyi standardize edildiği bir ülkedir. ABD’de protokollü eğitim adı altında kağıt üzerinde bir sistem bulunmamaktadır. ABD’de kardiyoloji, göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları halen iç hastalıklarının yan dalıdır.
  • Türkiye uzmanlık eğitimi açısından daha çok Avrupa’ya benzemektedir ki Avrupa’da acil tıp anabilim dalı olan ülkelerde acil tıbbın yoğun bakım yan dalı yoktur. Hatta bazı ülkelerde (örneğin Almanya, Avusturya, vs) acil tıp ana dalı da yoktur. UEMS’e göre erişkin yoğun bakım her ülkede farklılık arz etmekle birlikte Avrupa’da anesteziyoloji, iç hastalıkları, göğüs hastalıkları, kardiyoloji, kalp cerrahisi, nöroloji, nöroşirurji, genel cerrahi (https://ebicm.esicm.org/membership/) ile ilgilidir. Dolayısıyla, acil tıp üzerine yoğun bakım branşının denkliği Avrupa’da bulunmamaktadır. 
  • Acil tıbba yoğun bakım yan dal hakkı verilmesi, ileride yoğun bakım üniteleri bulunan kalp cerrahisi, nöroşirurji ve kardiyoloji gibi branşlara da emsal teşkil edecektir ki, 10 branş üzerine yoğun bakım yan dalı karmaşayı iyice artıracaktır. 

Açıkladığımız sakıncalar nedeni ile ülkemiz yoğun bakım bilimi, akademik gelişimi ve hasta hizmeti noktasında derin endişelerimizi kamuoyu ile bir kez daha paylaşmak istiyoruz.

Saygılarımızla,

TÜYUD Yönetim Kurulu

About author

-->